FITRİNA SARI KANTARON YAĞI 100 ML
Kantaron yağı bitkisel fitoterapi, alternatif tıp alanlarında sıklıkla bilimsel araştırmalara konu olan, sağlık üzerinde olumlu etkilerinden birçoğu bilim dünyası tarafından kabul edilen değerli bitki türlerindendir. Bağışıklık sisteminin desteklenmesi ve korunmasına, yaşlanmanın geciktirilmesi, vücut fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde devam ettirilmesi gibi önemli faydaları bulunan kantaron yağı, Sızma zeytinyağı içerisinde maserasyon yöntemi ile belirli süre dinlendirilerek bitkinin tüm önemli etken maddelerini yağa bırakması ile elde edilmektedir.
Sarı Kantaron Yağı Nedir? İçeriğinde Neler Bulunur?
Latince ismi Hypericum perforatum olan sarı kantaron bitkisi, ilkbahar ve yaz dönemlerinde çiçek açan, 30-80 cm uzunluğunda, sarı renkli, yabani bir bitkidir. Bitki içeriğinde başta hiperforin olmak üzere pek çok farklı kimyasal bileşik bulunur.
Sarı kantaron bitkisinde yer alan başlıca kimyasallar şu şekildedir:
- %0.05-1 oranında α-pinen, karyofilen limonen, mirsen ve sineol uçucu yağları,
- % 2-5 oranında flavonol türevi bileşikler,
- % 0.05-0.15 oranında antidepresan etkili hiperisin, psödohiperisin, protopsödohypericin, protohiperisin gibi naftodiantron türevleri,
- %4 oranında hiperforin ve adhyperforin gibi floroglusinler,
- Fenolik asitler,
- Bazı steroller,
- Antrakinonlar,
- Karbolik asitler,
- Karotenoidler,
- Karotenoidler,
- C ve A Vitaminleri,
Sarı kantaron yağı, Hypericum perforatum bitkisinden maserasyon yöntemi ile elde edilir ve yağın üretim aşamasında genellikle zeytinyağından faydalanılır. Bu işlem için bitkinin toprak üstünde kalan kısımları özenle toplanır ve daha sonra yaklaşık 2-3 cm uzunluklarda parçalanarak saf zeytinyağı içeren bir kaba koyulur.
Daha iyi çözünmesi için belirli aralıklarla çalkalanan bu karışım, 4-6 hafta kadar oda sıcaklığında ve güneş ışığı altında bekletilir. Daha sonra uygun şekilde süzülen karışım, katı partiküllerden arındırılır ve farklı alanlarda kullanılmak üzere ışıktan korumalı cam şişelere aktarılır.
Sarı Kantaron Yağının Faydaları Nelerdir?
Sarı kantaron yağı yüzyıllardır çeşitli sorunların desteklenmesi için kullanılmış ve bu nedenle yakın dönemde pek çok farmakolojik araştırmaya konu olmuştur. Yapılan çalışmalar doğrultusunda bitkinin iyileştirici etkileri ve kullanılabileceği durumlar, şu şekilde sıralanabilir:
ANTİMİKROBİYAL ETKİ
Sarı kantaron yağının içeriğinde fazla miktarda bulunan hiperforin bileşiği güçlü antibakteriyel etkiye sahiptir. Metilisine dirençli Stafilokok aureus (MRSA) gibi güçlü patojenler dahil olmak üzere, test edilmiş tüm gram pozitif bakterilerde büyümeyi durdurucu etkisi bulunan hiperforin bu özelliği sayesinde pek çok alanda antibakteriyel ajan olarak tercih edilir.
Yapılan bir çalışmada %30, %40 ve %50 oranlarında sarı kantaron yağı ile üretilen merhemler vajinal olarak uygulanmış; Streptococcus pyogenes, Streptococcus viridans, Micrococcus luteus ATCC 9341 ve Moraxella catarrhalis gibi farklı organizmalar üzerindeki antibakteriyel etkileri karşılaştırılmıştır.
Uygulama sonrasında merhemlerin, vajina florasında doğal olarak bulunan ve diğer bakteri türlerinin aksine patojen özellikli olmayan yararlı bakterileri koruduğu, vajinada enfeksiyona yol açan zararlı türlerin gelişimini ise önemli ölçüde engellediği ortaya koyulmuştur. Dolayısıyla sarı kantaron yağının vajinal enfeksiyonların tedavisinde güvenli bir şekilde kullanılabileceğini söylemek mümkündür.
YARA VE YANIK DURUMLARINDA,
Sarı kantaron yağı, kolajen sentezini uyararak doku gelişimini hızlandırır ve yeni hücre üretimini destekler. Bu kıymetli etkisi sayesinde yüzyıllar boyu yara ve yanık bakımında ilk tercih edilen bitkilerden biri olmuştur. Farmakoloji biliminin gelişmesi ile birlikte sarı kantaron yağının yara iyileştirici aktivitesini değerlendiren pek çok çalışma yapılmış ve bu değerli bitkinin yanık dahil çok sayıda doku yaralanmasının tedavisi için güvenilir olduğu ortaya koyulmuştur.
Zeytinyağı ile birlikte maserasyon yöntemiyle elde edilmiş olan sarı kantaron yağı aynı zamanda antiseptik etkisi ile de yara ve yanıkların temizliğinde güvenle kullanılabilecek içeriğe sahiptir.
Yapılan bir çalışmada 5 gram taze çiçeğin 10 gün süre ile 100 gram zeytinyağı içerisinde 20 derece sıcaklıkta bekletilmesi ile hazırlanan yanık merhemi, birinci, ikinci ve üçüncü derece yanıklar üzerine uygulanmış ve birinci derece yanıkların 48 saat içerisinde iyileştiği görülmüştür.
İkinci ve üçüncü derece yanıkların ise diğer yöntemlerle tedavi edilen yanıklara oranla en az 3 kat daha hızlı şekilde iyileştiği ortaya koyulmuştur. Aynı zamanda ağrı kesici etkisi de bulunan sarı kantaron yağı yara ve yanık bakımında güvenle kullanılabilecek seçeneklerden biridir.
MİDE KORUYUCU
Antik dönemde mide ülserlerinin tedavisinde kullanıldığı bilinen sarı kantaron yağının bu etkisine yönelik yapılmış çalışmalar sayıca azdır. Ancak sonuçlanmış sınırlı çalışmalar doğrultusunda Hypericum perforatum’un, mide içeriğinde antibakteriyel etki gösterdiği ve bu sayede ülserle ilişkili Helicobacter pylori enfeksiyonunu önlediği; aynı zamanda steroid ve nonsteroid ilaçlarla birlikte alındığında asit salgısını düzenleyerek mide koruyucu etki gösterdiği söylenebilir.
Mide ülserini tedavi etmek ve mide koruyucu etkiden faydalanmak için sarı kantaron yağının sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa, yemek öncesinde, yaklaşık 10 ml kadar içilmesi tavsiye edilir.
ANTİDEPRESAN ETKİSİ
Sarı kantaron yağı, fizyolojik etkilerinin yanı sıra kişinin ruh sağlığı üzerinde de önemli etkilere sahiptir. Hafif ve orta şiddetli depresyon etkinliği pek çok klinik çalışma ile kanıtlanmış ve bu durum bitkiyi dünya genelinde ilgi odağı haline getirmiştir.
İçerisinde fazla miktarda bulunan hiperforin maddesi, serotonin, noradrenalin, dopamin, glutamat ve γ-aminobutirik asit gibi beyinden salgılanan kimyasal maddelerin kandaki düzeyini artırır ve bu sayede antidepresan etki gösterebilir.